YİĞİTPINARI WEB SİTESİ
 
YİĞİTPINARI K Ö Y Ü
YİĞİTPINARI WEB SİTESİ  
  GÜNÜN SÖZLERİ(Yeni)
  KÖY RESİMLERİ
  ANA SAYFA
  KÖY ÇEVRESİ
  KELİMELER
  KÖY ADETLERİ
  KÖY TARİHÇESİ
  ANKET
  KİMİZ BiZ
  GÜZEL SÖZLER
  ZİYARETÇİ
  İLETİŞİM
  Gün Hesabı
  Ziyaretçi S.
  Mesafe
Toplam 90923 ziyaretçiBuradaydı
KÖY TARİHÇESİ

 

YİĞİTPINARI KÖYÜ
 
 
 
       Yiğitpınarı köyü Afyon İli İhsaniye ilçesine bağlı bir köydür. Afyonkarahisar iline yaklaşık 44 kilometre, İhsaniye ilçesine yaklaşık 9 Kilometre mesafededir. Kuzeyinde Oğulbeyli ( Kabalar ) Köyü, Kuzey batısında Kadımürsel Köyü. Kuzey Doğusunda, Döğer Köyü ile Üçler Kayası(İlyen)Köyü, Güney Doğusunda Muratlar Köyü, Güneyinde Karacaahmet Köyü ( Karacaahmet Köy camisi içinde bulunan kabirlerin( Mezarların ) yanında kalınması akıl hastalıklarına şifa verdiği rivayet olunmaktadır.) Batısında ise Hacıbeyli köyü ile Orhanlı (Mazılık) köyleri bulunmaktadır. Yiğitpınarı Köyünün etraf köylerdeki bilinen adı Karapınar Köyüdür. Köyün ilk resmi adı İCADİYE ' DİR. Köyün adı 1950 li yılların sonuna doğru değiştirilerek Bugünkü adı olan YİĞİTPINARI Köyü ismini almıştır.
        Köy halkı Balkan Türklerinden olup, 1877 Osmanlı-Rus savaşından sonra Bulgaristan ‘ın Tırnova ilinin Selviova ilçesinin Malkoçova (Bugünkü adı Burya ) olan köyden göç ederek Türkiyeye gelmiştir. Göç yaklaşık yedi sene sürmüş, çeşitli yerlerde geçici ikamet edilmiş, daha sonra bugünkü yerde ikamet edilmesine karar verilmiştir.Köy halkı bugünkü ikamet yerine 30 hane olarak göç etmiş,daha sonra 70 haneye kadar çıkmıştır. Yiğitpınarı köyünün bulunduğu arazi sulanabilir olmadığından geçim şartları nedeniyle Köy halkı tekrar   1950 li yıların ortalarından başlamak üzere ağırlıklı olarak Kütahya, Afyon, Eskişehir ve Manisa ili Salihli ilçesine göç etmeye başlamıştır. Bugün Kütahyada yaklaşık 250 hane bulunmaktadır. Köy Halkı eğitime çok önem vermiştir. Halen köyde yaklaşık 30 hane bulunmaktadır. Köyde ikamet edenlerin tamamı Sosyal Güvenlik Kurumlarından emekli aylığı almaktadır. Köyde ikamet edenlerin yaş ortalaması 50 yaşın üzerindedir. Köyün İlkokulu 1975 yılından itibaren öğrenci bulunmadığından kapalıdır.
        Yiğitpınarı köyünde Elektrik, İçme suyu, telefon ve kanalizasyon bulunmaktadır. Köy, İhsaniye ilçesi ile Kütahya ve Afyon illerine asfalt yol ile bağlıdır. Kütahya iline 72 Kilometre mesafededir.
        Köy halkı, hala Hacılar( Kalitler) karametler, Karasali Osman, Gagolar, Osmanlar,  Mehmetler, Eyuplar, Sabri Çavuşlar, Memişler, Selimoğulları, Haytalar, Kurt Mehmetler, Kürtler, Davutlar, Cambazlar, Feratlar, Çavuş Hasanlar, Hüseyin Çavuşlar, Vilçanlar, Ahmetçolular, çuvhaliller, Küpler, Yonuzlar, Hiteler, Karaoğlanlar, Kurt Sadıklar, Mollalar, Manavoğulları, Urkuşlar, Hüsüler, Musasaliler, Hatipler, Musalar, Efeler, Caferler, Hatemler, Celil Mahmutlar, İbişler, Şerifler, Mola Mehmetler, Kuşlar, Halil ibrahimler gibi isimler ile anılırlar.
       Yiğitpınarı Köyünün Bulgaristan dan geldiği yer bilinmekte olup, Osmanlı döneminde Bulgaristan’a Türkiye’nin neresinden hangi beyliğinden ve kaç yılında gittiği bilinmemektedir. Yaptığım araştırmalar sonucunda Karaman beyliğinden gittiği kanısı ağırlık kazanmaktadır.

Prof.Dr.Sayın Mesut Başak’ın Malkoç köyü ile ilgili izlenimleri
 
 
Rahmetli Babamdan (Yusuf Başak) sağlığında dedelerimizin nereden, ne zaman ve ne şekilde geldikleri hakkında epeyce bilgi almıştım. Hem sohbet etmiştik, hem de ben bir yandan O'nun anlattıklarının önemli kısımlarını not etmiştim. Dedemin Dedesine kadar olan (Babam,Salih Dedem, Hasan Dedem ve Ali Dedem) tüm Aile Ağacımızı (çocuk ve torunlarına kadar ayrıntılı olarak) Babamla birlikte çıkartmıştık. O günden beri içimde dedelerimizin Bulgaristan'da yaşadıkları yerleri gidip görmek isteği vardı ve Allah'a çok şükür yıllar sonra bu gerçekleşti. Bu yolculuğu özetleyen fotoğrafları sizinle paylaşmak istedim. Ramazan Bayramının (2013) arefe günü öğleden sonra eşim ve kızımla birlikte kendi arabamız ile İstanbul'dan Edirne'ye hareket ettik ve iftarı Edirne'de otelimizde yaptık. Bayram sabahı Selimiye Camii'nde sabah namazını ve müteakiben Bayram namazını kıldıktan sonra Kapıkule'den Bulgaristan'a geçtik. Sınırdan geçer geçmez Lyubimets, Harmanlı, Haskovo, Dimitrovgrad, Stara Zagora, Kazanlak yerleşim yerlerinden geçerek gece saat 23.00 civarlarında Gabrovo Şehrine ulaştık. Bulgaristan bizden her yönden (ekonomi, turizm, sanayi vs) 20-30 yıl geride görünüyor.. Böyle zayıf bir Ülkenin Avrupa Birliği'ne çok kısa bir sürede alınmasının tek sebebi sanırım Müslüman bir Ülke olmamasıdır, diye düşündüm. Gobrovo'da o gece bir otelde kaldık ve ertesi sabah yola çıkarak Dedelerimizin yaşadığı Malkoç Köyü'nün bağlı olduğu 50 km mesafedeki Selvi (Sevlievo) kazasına ulaştık. Selvi'yi biraz gezip dolaştıktan sonra yaklaşık 15 km mesafedeki Malkoç Köyümüze vardık. Köyümüzün ismi de diğer tüm Türkçe isimler gibi maalesef Bulgarlar tarafından değiştirilerek "Burya" ismini almış. Fotoğraflarda Malkoç Köyümüzü Burya isimli levhalarla göreceksiniz. Köyümüzde sadece 2 Türk Ailesi kalmış, geri kalan 40 civarındaki ailelerin hepsi Bulgar ailelerden oluşmaktadır.Bizim evlerimize, tarlalarımıza, bahçelerimize onlar yerleşmiş ve maalesef her şey onların olmuş. Bu 2 Türk Ailesi "Kurtlar " sülalesinden olup, aile reislerinin isimleri İbrahim Kurtov ve Veysel Kurtov'dur:Bu iki kişi amca-yeğenmişler. Ben Türkiye'den Bulgaristan'a hareket etmeden 3-4 gün önce, 1878 yıllarında Malkoç Köyünden göç eden akrabalarımızın Türkiye'ye gelip yerleştikleri Çorlu'nun "Beyazköy"ün Muhtarı Mustafa Malkoç'a (Malkoçoğullarından) ve Ziraat Mühendisi Doç Dr Yalçın Kaya'ya (Yetimler sülalesinden) telefon ile ulaşmıştım ve onlardan Veysel Kurtov'un telefon numarasını almıştım:Bu iki hemşehrimiz bizi ısrarla Beyazköy'e davet ettiler, İnşaallah en kısa zamanda onları ziyarete gidip, akrabalarımızla tanışmak istiyorum. Malkoç Köyüne vardığımız Ramazan bayramının 2'inci günü (Cuma), Veysel Kurtov köy dışında olduğu için bizi, vefat etmiş olan İbrahim Kurtov'un eşi Nazife Teyze (70 yaşında) misafir etti. Bu Nazife Teyzenin 2 oğlu var, fakat onlar Selvi Kazasında oturdukları için köyde tek başına yaşıyor. Çocukları O'nu, sık sık yanına gelerek hiç yalnız bırakmıyorlarmış. Nazife Teyze'den Köyümüzün geçmişi ile ilgili çok ayrıntılı bilgiler aldım (bu sohbetlerimizi videoya çektim). Nazife Teyze çok iyi Türkçe ve Bulgarca konuşuyor. Nazife Teyze bize tüm Köyü karış karış gezdirdi ve hangi evde kimler yaşamış ve şu anda kimler yaşıyor bize tek tek anlattı. O, bizimle Dedelerimiz arasında yaşayan bir tarih köprüsü gibiydi. Bu Teyzemiz bizi, Köyümüzün ismini aldığı "Malkoç Bey"in kabrine götürdü:Fotoğraflarda da göreceksiniz, kabir maalesef çok bakımsız, harabe ve yıkılmak üzere idi. Allah bize bu kabri en kısa sürede restore etmeyi nasip etsin. Köyün Camisi ise Malkoç Bey'in Kabrini de aratacak derecede tamamen yıkık ve kullanılamaz durumda idi (bunu da fotoğraflarda görebilirsiniz). Nazife Teyze'ye Dedelerimizin kütük kayıtlarını nasıl ve nereden elde edebiliriz diye sordum ve bizi Köyümüzün Bulgar asıllı olan Muhtarına götürdü. Muhtar kendisini bu kayıtları bilmediğini (!), bu tür kayıtların ellerinde olmadığını (!) söyledi. Benim anladığım, Dedelerimizin bu kütük bilgileri Bulgarlar tarafından ya saklanmış ya da yok edilmiş. Nazife Teyze'den bizim sülalemiz olan "Karaahmetler"den bir kaç ailenin yaklaşık 10 km uzaklıktaki Rava (Ryahovtsite) Köyü'nde olduğunu söylemesi üzerine veda ederek Köyümüzden Rava Köyüne doğru hareket ettik.

Bulgaristan'da Selvi (Sevlievo) Kazasına bağlı Rava Köyü (Ryahovtsite):
Rava Köyüne gittik, fakat eskiden bu köyde yaşayan Karaahmetler sülalesinden olan 2 aileden şu anda hiç kimse kalmamış. Bu ailelerin uzaktan akrabası olan Hasan Bey'in oğlu ile görüştük:Onlar dedi ki, Karaahmetler'in hemen hepsi Türkiye'ye Çanakkale'deki Gökçalı (daha çok bu köye) ve Sarıçalı Köylerine yerleşmişler. Bu köyde bize yardımcı olan 80 yaşındaki Yusuf Davol Amca (Malkoç Köyü'ndeki Kurtlardan olan Veysel Kurtov'un eşi Nazif'e Kurtov Teyzenin Dayısının oğlu) idi. Rava Köyü'nün %90'ını Türk Ailelerden oluşuyormuş (Köyde şu anda yaşayan toplam 280 Hane varmış). Rava Köyü'nde eskiden 3 camii varmış, 2'sini Bulgarlar yıkmış, şimdi sadece 1 cami kalmış (fotoğrafını çektim). Bu köy, o bölgede Türklerin en fazla olduğu köymüş ve 13 yıldan beri Muhtar hep Türklerden seçilmiş. Rava Köyü'nde ayrıca Musaoğulları Sülalesi de var ve onlardan birisi ile de görüştüm (Yusuf Amcanın evinin 2 ev alt sırasında oturuyor).



--
Prof.Dr. Mesut BAŞAK
İç Hastalıkları Uzmanı


 
 




 
YİĞİTPINARI KÖYÜ  
   
Facebook beğen  
 
 
 
 
 
YİĞİTPINARI Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol